Minik Nur”umuz on yedi aylık oldu bile. Zamanın hızına yetişemiyoruz yine. Sanki sürekli birlikte olan biz değilmişiz gibi hissediyorum çoğu zaman. Eski resimler, videolar olmasa , hiç bebek olmamış gibi…
Bugünlerde hem işaret diliyle, hem sözcükleriyle tüm derdini anlatan biri oldu. Dede, annane,manne(babanne),haga(hala),abba,anne,baba, del, bitti, at, tiyze kelimlerini söylüyor tüm sevimliliğiyle.Ayakkabı, seni seviyorum, özür dilerim, fil, kedi ,köpek. bebek, salıncak,ördek, şapka, banyo kelimlerini de işaret diliyle anlatıyor. Gördüğü her şeyi anlatma telaşında.
Addaaa en sevdiği şey. ağlayabilir bu sebeple uzun uzun:) Onun dışında dediğimi yapın çığlıkları var ki, casino duyulmaya değer…
İnsanları çok seviyor. Kalabalık ev, misafirler onu çok mutlu ediyor. Bir aylıktan beri radyoya gittiği için reklam arasında en sevdiği şey, kulaklığı kulağına geçirmek oluyor
En büyük zaafı ayakkabı…Dolabın içindeki tüm ayakkabıları çıkarıyor, deniyor, dağıtıyor, masallarda ilk ayakkabılar dikkatini çekiyor, o kadar seviyor yani.Kız olmanın dayanılmaz hafifliği…:)
Yemekleri kendi kendine yiyor, hatta elle yiyor demeliyim .:)
Babasına müthiş düşkün…Sanırım babasının duaları kabl oldu.Gecenin bir yarısı uykusunda “baba” diye sayıklayabiliyor.ben programdayken babasıyla cam arkasından takip ediyorlar beni.O sebeple aslında orda da ayrılmıyoruz.Artık sadece haftada bir gün tv ye gittiğimde ayrılıyoruz. Gülru”yu dört gün bir ablaya bıraktığımı hatırlayınca içim acımıyor değil.Neyseki çok uzun değil, neysek kazanımları çok oldu diye teselli ediyorum kendimi sıkça…
İki kardeş olmanın güzelliklerini artık yaşıyoruz.Saç çekselerde, şeker kavgası olsa da arada ben mutlu olanlardanım bu halden. İki çocuk arasındaki anlaşamamazlık bile bizden güzel geliyor bana.Bel atı vurma yok, zaaflarla uğraşma yok, derdi neyse onunla ilgili kavga ediyorlar.Onun dışında atçılık, koşturma, top en sevdikleri oyunlar…
Bugünlerde böyleyiz biz…Koşturmayla, bol dağınıklıkla geçiyor günler…Ama en çok güzellikle…Rabbim güzeli görmeyi nasip etsin her daim…