Benim Canım Yavrum!
Altı aydır, benim doğum günüme ne kadar kaldı dediğin gün bugündü. Sabah yaşasınnn diye bağırmandan büyümenin heyecanını hissettim bir kez daha.
Akşam “Ben kaç yaşına girdim?” soruna “beş” cevabını verince, ” Bu boyla beş olamam. Henüz beş olmak için küçüğüm” deyişine bakılırsa, güzel ve eğlenceli bir yaş seni bekliyor inşallah güzel kızım.
Seni tanımak bizim en büyük senginliğimiz. Çünkü ben hayatımda senin kadar güzel seven birini görmedim. Senin gibi koklayarak seven birini görmediğim gibi. ” Gel anneciğim bir koklayayım ” dedikten sonra ” oh, mis gibi kokuyorsun” dediğinde, kendimi gül gibi hissediyorum biliyor musun?
“Hadi anne kız saati yapalım?” ve ” filmi başa alalım mı ?” dediğinde aslında, hiç bir şeyin boşa gitmediğini fark ediyorum.
Ablana olan düşkünlüğün, birlikte gezerken birazcık arkamızda kalsa yaşadığın panik, tatlı dilin, esprilerin, tespitlerin, gülüşün, şarkıların, oyunların, çocukluğunun en büyük zenginlikleri.
Bu zamanları hatırlamayacağını biliyorum. Ama sana bu zamanları hissettirecek pek çok şey olduğunu da biliyorum.
Sen benim içimin renklerisin, sıcacık hissettiğim. Sen evimizin Nur’usun, bizi aydınlatan.
Tüm bu naifliğin içinde, hakkını savunan, kavga eden, cevval kızımsın…
Seni çok seviyorum benim canım yavrum. Dört yıla, yaşadıklarımıza, seninle geçen günlere hakkınca şükredebiliyoruzdur inşallah.
Rabbim sevginle ısınacak kalpleri çoğaltsın. Seni iyilerle dost eylesin.
Annen