Gülru ve Tatil…
Uzun zaman oldu yazmayalı. Yazmalıyım dediğim her an zamansız bir andı.O sebeple hep ertelendi bu yazı.Sonra Genç Beyin Dergisi okurken dikkatimi çeken bir yazı artık ertelemeden yazmam gerektiğini gülümseyerek anımsattı bana.Biz bu ayrılık zamanı evimizi taşıdık,farklı farklı şehirler gördük.Bursa-Esenköy-Keles hattında gittik geldik.Sıcaklardan bunaldığımız her dakika "ah Keles,ah" dedik.İstanbul'a dönüş zamanına yaklaştıgımız şu günler Gülru ile aslında gerçekten anne oldugumu hissetmenin zamanlarını da yaşayacagımın göstergesi.Yaşayanlar bilirlerki yürümeye başladıgından itibaren gerçek sınav başlamış demektir.Gözden kayboldukları iki dakika içerisinde başarabildikleri şeyler alkışı hakediyor aslında.Gülru süt kardeşi Talha'yla geçirdiği mutlu zamanlarda dolapları karıştırmayı yataktan ve koltuktan kendi başına inebilmeyi,inat etmeyi de öğrendi.Talha'yı görünce yaşadıgı mutluluk sanırım cümlelerimle anlatabileceğim bir durum değil.( Mustafa Talha tam bir fırlama.Boş bıraktıgnız her an onu banyoda,tuvalette,mutfakta bulaşık makinesinin içinde,ablasının dolabının içinde,balkonda bulmanız mümkün.)Bu arada ana kız ilk kez başbaşa bir kaç gün geçirdik.Bursa'nın sıcağında eski dostlarla görüşmenin aslında bir yaşına yaklaşan bir çocukla ne kadar zor oldugunu da böylece tecrübe etmiş oldum.Allah'tan bu ülke insanları bebekleri sanılandan çok seviyor da yemek yerken de otobüste seyahat ederken de işlerimizi kolaylaştırmak için ellerinden geleni yapıyorlar.Nerdeyse herkesin çantasında durum kolaylaştırıcı şekerlerden var.Gülru henüz tadını bilmese de dış kısmı oyalanması için büyük kurtarıcımdı:)Artık dur durak bilmiyoruz.Yürümeye başlayan her çocuk gibi yürümek istiyor.Ama henüz yeni başladıgından kendini evde sanıp bir de oturması olmasa daha bir kolaylık olacak tabi bu durum.Uzun zaman yazmayınca hiç bir şeyi atlamamalıyım duygusu ne kadar da uzun yazdırıyor insana.Ha unutmadan banyodan deli gibi korkan Gülru beni yine şaşırtarak denize bayıldı.Hatta çıkmak istemedi:).Artık geri kalanları diğer yazıya bırakıp dergide okudugum yazıyı paylaşma zamanı gelmiş olsun:
BİR ANNENİN PASTA TARİFİ
Fırını yakın. Dolaptan bir kap,bir kaşıkla pastaya koyacagınız malzemeleri çıkarın. Pasta kalıbını yağladıktan sonra cevizleri kırın. Mutfak tezgahının üzerindeki 7 tane oyuncak otomobili ve 18 yapbozu kaldırın.2 fincan un ölçün. Minik Ahmet'in ellerini unun içinden çıkarın ve üzerindeki unları temizleyin.Un,şeker ve kakaoyu eleyin. Süpürge ve faraşı alıp Ahmet'in kırdığı kabın parçalarını yerden temizleyin. Başka bir kap alın. Kapının ziline cevap verin. Geri dönün. Yağlanmış kabı alın. Kabın içindeki bir santim kalınlığındaki tuz tabakasını temizleyin. Pasta kabına tuz dökdükten sonra ortalıktan kaybolan Ahmet'iarayın. Mutfağa geri dönün ve Ahmet'i yine tezgahın başında bulun. Ellerini kabın içinden çıkarın;üzerindeki un,kakao vs.i temizleyin. Yağlanmış kalıbı tekrar alın ve içinde bir sürü ceviz kabuğu bulun. Kabın içindeki ceviz kabuklarının varlığını farkettiğinizde mutfaktan kaçarken pasta kabını yere düşüren Ahmet'in peşine düşün. Yerleri temizleyin. Tezgahı temizleyin. Kabı kacağı yıkayın. Pastacıya telefon edip bir adet pasta sipariş edin. Fırını kapatın ve bekleyin.