Gülru

en zaaf yerimden vur beni…

h3 class=”post-title entry-title” style=”text-align: center;”>
en zaaf yerimden vur beni…

 

Gülru korkuyla tanıştıgımdan beri bu konuda doğru adımlar atmaya çalışırken bir taraftan da insanlar ve zaaflar üzerine de kafa yoruyorum.Anne baba olarak başlarda korkuları da sevimli geldi bize. Sonra pek çok şeyden korkmaya başlayınca işin rengi değişti. Minicik ve savumasız bir kuzunun koli bandından kaçısını anne baba olarak pekiştirmemeli , bunun da süreç oldugunu önce biz farketmeliydik. O minicik yüreğiyle korkusunu bize açarken biz onu bununla vurmamalıydık.Bizden bunu öğrenmemeli bir çocuk…
Oysa okulda,işte,sokakta hatta bazen evimizde en zaaf yerimizden vurulmuyor muyuz?Bir bebeğe,küçük bir çocuga,bir arkadaşa,anneye-babaya-,her hangi bir engeli bulunana karşı ne kadar sağlam durursak o kadar kodlarımızda fıtrata uygun düşer kanısındayım.
Metin Karabaşoğlu Peygamberimizin "Her çocuk islam fıtratı üzerine doğar.Anne ve babası onu mecusi ,hristiyan yapar."hadisinden yola çıkarak "çocuk işlenmesi gereken değil,korunması gereken bir mücevherdir diyor.Bu sözü şimdi daha iyi anlyorum aslında.Peygamberimiz(s.a.v)'e bir köpek leşinde güzel dişleri gösteren de sanırım bu.Çocukluktan itibaren algımız o kadar kirleniyor(ya da kirletiliyor)ki hiç birimiz bir köpek leşinde dişe odaklanmıyoruz.
İşte bu sebeple bir çocuk büyütmek,emaneti korumak çok önemli… İnsanların zayıf yanlarını ortaya çıkaran değil,güzel yönlerine dikkat eden çocuklar yetiştirmeliyiz.Algılarını kirletmeden insana,hayata bakışlarını da büyütmek gerek.Yoksa bu çocuklar niye böyle cümlelerini kurar dururuz.